Çok farklı şeyler yaşıyorum . Şuana kadar deneyimlemediğim birçok şeyi yaşıyorum
Dayım , benim şu zamanlara kadar pek anlamlandıramadığım biriydi . Benimle derin konularda konuşurdu . Anlamlı , anlamsız , tekrara düşen şeylerden bahsederdi . Sesini duyardım ama dinlemezdim .
Bu aralar onun ve kendiminde değiştini hissediyorum .
Artık anlattıklarını dinliyorum ve çoğu anlamlı geliyor .
Peki kendisi nasıl bir insan ? Yıllar boyu , aşkın peşinden koşmuş . Sayamadığım kadar sevgilisi olmuş , evlenmiş , evlendiği için kendisinin kısıtlandığını hissetmiş , psikolojisi bozulmuş , kafayı yemiş , alkolik olmuş , ot içmiş , en sonunda kafayı kırmış , Kaş'a taşınmış .
Kaş'taki çoğu insan gibi kafayı kırmış bir insan .
Ama bu kafayı kırmış olan adam bana çok anlamlı şeylerden bahsetti .
Beni farklı kişilerle tanıştırdı .
Farklı kişiler !
Ofise 50 lik rakı ile giren bir kadın ! Kafasında rengarenk bir bez parçası . Voooyn diye girdi içeri , sanki 30 yıllık arkadaşlarmış gibi sarıldı dayıma . Sadece 3 aylık arkadaş olduklarını sonradan öğrendim . Hakikaten bu tür insanlar kafa dengi birini buldukları zaman hemen samimi olabiliyor . Samimi rolü yapmıyorlar ama . Rol yapsalar anlarım .
Kadın içeri girdiği zaman , sadece dayım ile ilgilendi . Benim ve karşı masadaki bayanın yüzüne bile bakmadı . Masadaki bayan , karşıdakinin çatlak olduğunu anlayıp hemen fıydı . Bende biraz oturduktan sonra canım sıkıldı . İnsan konuşmak istiyor , hep sizin muhabbetinizi dinleyecek değilim.
Çıktım bir sigara yaktım . We are the people şarkısını dinleyip o içimdeki gençlik ateşini yelledim .
Yaklaşık 15 dakika sonra tam içeri girecekken onlarında çıktıklarını gördüm . Kapıda karşılaştık ve dayım meydanda oturmaya gelir misin diye sordu . Gelirim dedim .
Yürüdük .
Nereden geliyorsunuz diye sordum , sırf konuşmak olsun diye .
İstanbuldan gelmişler.
Gittik meydana oturduk .
Kadın akşam vakti bikini ile dolaşıyordu , üstünde bir tül ile birlikte . Dayıma , buraya oturayım mı ? Altım çok kısa diye sordu . Neden sorduğunu anlamadım . Şaşırdım yani .
Neyse oturdu , yanınada ben oturdum .
Benim çok sessiz durduğumu görünce , gereksiz bir soru sordu . Bende bu gereksiz sorusuna cevap verdim . Sonra onu incelemeye başladım .
Klasik bir alkol kafasında değildi . Belki genel olarak çok fazla içtiğinden alkol kafası ile normal kafayı harmanlamış olabilirdi .
Gözleri yerinde duramıyor , kolu bir dayıma birde karşısındaki adama gidip geliyordu .
En sonunda sordum , ' siz her zaman böyle misiniz ? '
Güldü . Nasıl yani diye sordu ? İçini dolduracak bir kelime bulamadım . Her zaman mutlu musunuz diye soramazdım çünkü gülmesi mutlu olduğu anlamına gelmiyordu . Ağzı ne kadar yana doğru oynasa da , gözlerinde bir buğunun olduğunu gördüm .
''Yani bu şekilde'' diye cevap verdim .
Genellikle dedi .
Sordum . Mutsuzluktan korktuğunuz için mi bu alkolü içiyorsunuz ?
İlk başta afalladı . Bunlar ne kadar ergence sorular , bende senin yaşında böyleydim diyerek olayı normalize etmeye çalıştı , dayıma bakarak güldü ama dayım ' ne var işte öğrenmeye çalışıyor ' diyerek arkamda durdu . Sağol dayı , haklısın .
Mutsuzken içmem , karaciğere daha fazla zararlı olur dedi . Üstünde durmadım .
Etrafına bak dedi . Neredesin diye sordu . Neden buraya geldin , nerden çıktı şimdi birkaç delinin yanına oturmak ve onları dinlemek , bunlar sence tesadüf mü diye sordu bana . Hayattaki hiçbir olayın tesadüf olmadığını ve olayların özünü anlamam gerektiğinden bahsetti .
Mantıklıydı .
Düşündüm .
2 saat önce , ofisin önünde oturup güzel kızlarla kesişirken , nereden çıktı şimdi bu deliler diye sordum kendime .
Baktı bana .
Bende gözlerimi onun gözlerine diktim . Sanki ona sahip olmak istermiş gibi baktım gözlerine . Bu benim bir etkileme taktiğim , gözlerimin güzel olduğunu birçok kızdan duyduğum için gözlerimi karşıdakini etkilemek için kullanırım .
Çok umursamadı, zaten bu tür bir şeyden etkilenecek hali de yoktu . Gözünü karşıdaki gitar çalan çocuklara çevirdi .
Geleceği umursamıyorum dedi . Anı yaşıyorum . Alkol etkisinde kalan bir insanın hareketlerini canlandırdı orta ve işaret parmağını arasına sigarasıyla kolunu ani hareketlerle bir orayı bir burayı gösterdi . İşte hayat bunlar dedi , şuan ne hissetiğim , benim hayatım .
Gelecek ve geçmiş işte şuan diye bahsetti .
Birkaç kitap önerisi verdi . 2 dakikada bir , kitaplardan alıntı yapıyordu .
Kendine çok güveniyorsun , belkide gittiğin yoldan bu kadar emin olmanın ve sorgulamamanın nedeni budur dedikten sonra bana sanki bir brahmanmışım gibi baktı . Haklı olabilirsin , bunu bana daha önce kimse söylemedi dedi .
Birkaç duble daha rakı içtiler .
Sonra ayağa kalktık .
Sarıldım ona , teni çok sıcaktı ve bu sıcaklık hoşuma gitti . İçkiden olabilir diye düşündüm . Yada o an düşünmedim , tam hatırlayamıyorum .
'' Şunlara baksana ne güzel şarkı söylüyorlar , şurda ağaçlar var bak , şurda sevişen çiftler , şurda buzlu badem satmaya çalışan biri ... İşte benim hayattan anladığım bu . ''